Mahkümiyetin izleri
Adam 6 yıllık mahkumiyetin izlerini her yerinde taşıyordu. Yüzünde oluşan çizgiler, saçlarına düşen kırlar, eklemleri, kasları, yürüyüşü, bakışı, gülüşü. Mahpusluk öylesine sinmişti ki ruhuna bedenine; dışarıya çıkması bile mahkumiyetini sonlandırmamıştı.Dışarıya çıkmıştı çıkmasına ama gidecek ne bir evi, ne arkadaşı vardı. İstanbul’un su gibi insan akan sokaklarında caddelerinde bir süre gezindi.
Cezaevinin yemekleri onu yeteri kadar kötü yapmıştı; dışarıdan bakınca hoşuna giden bir lokantaya girdi.
Bir çok çeşit yemek vardı ama nedense seçe seçe pilav, kuru fasulye ve cacık aldı.
Lokantadan çıktıktan sonra ne yapacağını bilmemenin belirsizliği ayaklarını kilitlemişti. Hemen karşıdaki otobüs durağında bir otobüs yolcu indirip bindiriyordu. Tabelasından Taksim’e gittiği anlaşılıyordu. Koşar adım karşıya geçip, durağa vardı. Otobüs kalkmadan yetişmişti.
Kısa süreli bir yolculuktan sonra Taksim’in durak meydanına ulaşmışlardı.
İndi. Doğruca İstiklal caddesine yöneldi. Ortalık yerden bi…
İlk düzenleme. 17.08.2009
Sadec okuyun
YanıtlaSil